DİĞER
“12 Eylül'den sonra toplumun rahatlaması, Dönüşüm’de artık mücadeleyi bırakıp ölmeye yatan Samsa’nın ölüsünü nihayet evden attıklarında rahatladığını fark eden ailenin durumuna benziyor, aynı anda ışıl ışıl parıldamaya başlayan kız kardeşin evlenme zamanının geldiğini fark ederler. Böcekleşmiş, yenilmiş oğlun yerini olasılıkla piyasada nasıl hayatta kalacağını bilen, işbilir bir damat, bir bakıma üvey oğul alacaktır.”
"İnsan Hakları konusunda Türkiye'de zaman zaman hatırı sayılır ilerlemeler olduysa da, ülkenin siyasi kültüründe hâkim olan otoriter, milliyetçi, ataerkil ve asimilasyoncu tavırların, devlet güvenliğini kişi özgürlüğü ve güvenliğinin üstünde tutan yaklaşımın, sol ideolojilere kapalılık ve komünizm korkusunun köklü reformları engellediğini ve insan hakları ihlallerinin devam ettiğini görüyoruz."
"11 Eylül’de Türkiye’de sadece siyaset değil, ekonomi de tıkanmış durumdaydı. Aslında siyasette olduğu gibi ekonomideki tıkanıklık da çok daha eskiye gidiyordu. Ekonomik düzenden ne sermaye kesimi ne de çalışan kesimler memnun değildi. Sistem arzulanan refah artışını sağlayamıyordu."
"Yazsonu’nu 1970’lerin gündelik hayatının arzu ve şiddetlerinin temsil edildiği ya da 12 Eylül’ün öngörüldüğü bir roman olarak sunmak değil amacım. Günlük ve romanı birlikte okumak, Yazsonu’nun ne türden girift ilişkiler ağının içinden neşet ettiğine dair bazı ipuçları veriyor. Tarihsel anları temsil etme, sunma ya da öngörmede saklı olan hiyerarşiden ve ayrışıklıktan azade olarak metin ve tarihin iç içe olduğu, birbirine katlanıp kıvrıldığını söylemek daha doğru."
Adalet Ağaoğlu'nun Üç Beş Kişi romanı geniş zamanların hep şimdi'de bulunması ve bunun çeşitli tezahürleri ile dikkat çeker
Türkiye’deki darbeler çok boyutlu bir tanıklık edebiyatı üretmiştir. 12 Mart ve 12 Eylül adlarıyla anılan bir edebiyat hareketi yaratmış sayılırlar...
Eğer söz konusu bir ülkenin işkencelerle, kayıplarla, yıllarca süren tutukluluklarla yazılmış tarihi ile yüzleşmek ise, bu sandığınızdan daha zor olabilir...
Keşke Nilgün Marmara’nın eseri de yaşamı da daha büyük ırmaklara gidebilecek kadar sürekli ve uzun olsaydı. Olamamasının nedeni depresyonlar kadar toplumsal anların karanlıklarında gizlidir...
Ece Temelkuran'ın son romanı Devir, 12 Eylül’e doğru akan ve bugüne “devredilen” zamanın, çocukça paylaşılan sırlarla anlatımı
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık